Kehf Suresi ile Ayete’l-Kürsî’nin Fazileti,“Kim Kehf suresi’nin başından on ayet ezberlerse, Deccâl’den korunmuş olur.”


725- Ebu’d-Derdâ’ (r.a)’tan rivayet edildiğine göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:

“Kim Kehf suresi’nin başından on ayet ezberlerse, Deccâl’den korunmuş olur.”[1032]

Açıklama: 

Kehf, suresinin ilk ayetleri, hakkı batıla karıştıran Hıristiyanların en esaslı akidelerini sözkonusu eder. Deccâl’de hakkı batıla karıştıracağından dolayı, bu surenin on ayetini oku­yan kimse, Hıristiyanların örnek olarak verilen bu sapıklığı gözlerin önüne serilerek Deccal’in fitnesinden de korunmuş olacaktır. Kehf suresinin ilk on ayetinin meali şu şekildedir:

“Hamd olsun Allah’a ki kulu Muhammede, Kitab’ı indirdi ve ona hiçbir eğrilik koymadı. Onu dosdoğru bir Kitab olarak indirdi ki katından gelecek Şiddetli azaba karşı insanları uyarmak ve yararlı işler yapan müminlere kendileri için güzel mükafat bulunduğunu müjdelemek için. Onlar orada ebedî kalacaklarlardır. Ve “Allah evlât edindi” diyenleri de uyarmak için. Ne onların Allah evlât edindi, diyenlerin, ne de atalarının bu konuda hiçbir bilgisi yoktur. Ağızlarından çıkan bu söz ne büyük oldu! Yalandan başka bir şey söylemiyorlar. Bu yeni Kitab’a inanmazlarsa ve bu yüzden helak olurlarsa arkalarından üzün­tüyle neredeyse kendini harap edeceksin. Biz, insanların hangisinin daha güzel amel edeceğini deneyelim diye yeryüzündeki her şeyi dünyanın kendine mahsus bir zinet yaptık. Bununla beraber biz mutlaka oradaki her şeyi kupkuru bir toprak yapacağız. Resulüm! Yoksa sen, bizim âyetlerimizden sadece Kehf ve Rakım sahiplerinin ibrete şayan olduklarını mı sandın? Yoksa sen Ashab-ı Kehf i ve Rakimi isimlerinin yazılı bulunduğu taş kitabeyi şaşılacak âyetlerimizden mi sandın?” [1033]

726- Übeyy b. Ka’b (r.a)’tan rivayet edilmiştir: “Resulullah (s.a.v.), (Übeyy b. Ka’b’a):

“Ey Ebu’l-Münzir! Bilir misin? Allah’ın Kitab’ından ezberinde bulunan hangi ayet daha büyüktür?” diye sordu. Ben;

“Allah ve Resulü daha iyi bilir” dedim. Resulullah (s.a.v.):

“Ey Ebu’I-Münzir! Bilir misin? Allah’ın Kttab’ından ezberinde bulunan hangi ayet daha büyüktür?” diye tekrar sordu. Ben:

“Ayete’1-Kürsî’dir” diye cevap verdim. Bunun üzerine Resuluilah (s.a.v.) göğ­süme vurup:

“Vallahi, Ey Ebu’l-Münzir! İlim sana afiyet olsun!” buyurdu. [1034]

Açıklama: 

Ebu’l-Münzir, Übeyy b. Ka’b’ın künyesidir. Übeyy, Resuluilah (s.a.v.) döneminde Kur’an’ın tamamını bilen hafızlardandı.

Resulullah (s.a.v.)’in “İlim sana afiyet olsun” sözüyle de, onun, Kur’an’i ezberleme­deki ve Kur’an’ın mahiyetini bilmedeki değerine işaret etmiştir. Übeyy’in bu durumu ile ilgili olarak 712 nolu hadise bakabilirsiniz.

Ayete’I-Kürsî’nin meali şu şekildedir:

“Allah, O’ndan başka tanrı yoktur; O, hayydir, kayyûmdur. Kendisine ne uy­ku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O’nundur. İzni olmadan O’nun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (Ona hiçbir şey gizli kalmaz.) O’nun bildirdiklerinin dışında insanlar O’nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.” [1035]

Hadis, Ayetü’l-Kürsî’nin sevab itibariyle Kur’ân-ı Kerim’in en büyük âyeti olduğunu bildirmektedir. Nevevî’nin beyânına göre, bu üstünlük mezkûr âyetin Allah’ın bütün isim ve sıfatlarının asıllarını yani ilâhlık, vahdaniyet, hayat, ilim, mülk, kudret ve irâdeyi kendisinde toplamış olmasıdır. Bu yedi sıfat, yüce Allah’ın isim ve sıfatlarının esaslarıdır. Bu âyet-i keri­me, tüm kemâlâtın Allah’a ait olduğuna ve Cenâb-ı Hakk’ın bütün noksanlıklardan münezzeh bulunduğuna delâlet eden ana meseleleri içinde toplamaktadır. Allah’ın biriiği, azameti, yüce isim ve sıfatları hep bu âyette yer almıştır, içerisinde Allah’ın adı açık vs gizli onyedi defa zikredilmektedir.

Ayetü’l-Kürsî’nin bu derece büyük faziletlere sahip olması, diğer ayetlerin noksanlığını gerektirmez. Çünkü Allah’ın kelamında noksanlık düşünülemez. Öyleyse üstünlük, ya sevab yönündendir yada birbirine nispetledir.

[1032] Ebu Dâvud, Melahim  14, 4323; Tirmizî,  Fezailu’I-Kur’an 6, 2886;  Ahmed  b. Hanbei Müsned, 5/196, 6/446.

[1033] Kehf: 18/1, 10.

[1034] Ebu Dâvud, Vitr 17, 1460; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/141.

[1035] Bakara: 2/255.